çipuraçello
Abilmuhsin Özsönmez
Allah biliyor ya denizdeydi bunlar
yerde yürünüp havada uçuluyordu
sabıka kayıtları tertemizdi çiçeklerin
batıyordu güneş bir toprak çıkıntısının arkasında
dağ dağ idi ağaçsa ağaç
ama kefeler bir kez gülümseyince çerçiye
katırın hemen yanında başladım konuşmaya yırtık fistanımla
koştu balıklar dağa başladım ağacı beklemeye
aldırmadım inatla denize bakmanıza
kurtçuklarını yedim saydım yapraklarını nota nota
bildiğim ne kadar çiçek varsa kabuğuna fısıldadım
uğuldadı balıklar büküldü yol marşlarla ilerlediler
hece marşı aruz marşı serbest marşı ve buğulama
yol boyu ekinezyalar sarıpatlar kasımpatlar ve altı
tek ağacı bu tek dağın yeniden çatılıyor
çığlığı şarkıdan ayıran iyi tutmuş bir pilav
kuşe bir zamanı dikerek yüzgeçleriyle
uygun ses marş marş giden derya kafilesine bakıyor
Denize bakıp şeyleri sivriltip şeylere batırıp yediniz
denize bakıp şeyleri kaynatıp şeyleri dondurup sakladınız
denize bakıp eski ölülerin etleriyle hızla oraya buraya vız vız
denize bakıp suyu aşağı yukarı döküp renkli camlar
denize bakıp limon gibi sıktınız balinaları
denize bakıp görmek için bildiğiniz şeyleri
denize bakıp çeliği erittiniz çocukları ve kadınları
Her ayın dört günü dört balık yağmur yağdırır
sızar salyangozundan katreler çipuraçellonun
Eric Satié’nin ruhu iner yüzlerce şemsiyeyle
şemsiyelerin altları denizi üstleri patikaları siler
gülü ve telveyi hiçbir şey silemez çünkü
gülü ve telveyi hiçkimse çizemez
Şeyhim samıt idi bakmayın denize
ben bir gevezeyim bakmayın denize
alın kefe ölçün kefe biçin kefe
balık malık yok orada