uzaklarda ve bir rüya gibi uzaklarda
Canan Yıldırım
I.
her şeyi söylemesen
çok tanımasan, tokmağı çalmasan
uzatmak için öğrenmek
istemediklerin hareket mesafeli bir araçta
düşünmek için çok ses bağlamı var
bu sabahı bitirmek için ne yaptın
camın yansımasından gün
koparma örümcek izliyordum
az kalsın cümleme başkasından giriyordum
kekik topluyordum o yoldan
oradan kopar, onu tebaasından ve
bankaları ikna odaları biliyordum
kırmızı noktalar karanlık olunca
şekilli korku tasvirleri, komplo teorileri
kaybolma provasına dehşet sürüyordum
ben, kartım ve yükleme noktaları
o, raylar ve hız cisimleri
cam kenarında soğuk soğuğa
mesafeli görüş sözleşmesi okuyordum
neden benzemesin hepinize
bugün çıkan tekerleğin farlarıyla
gözüme kırıldığını gördüm
II.
üzdüm, patronlar patronluk taslamadı
gül devşirip yazılan mesajlardan
ancak fidan büyütebilirdi
medeniydi, üzdüm, kullanmadım bekçileri
bir savunmaydı, izoleydi, çapraz sarıldı gün batımı
parmaklar tastamam ipe dizildi
tarih vücudu iade eder
bir şey baştan aşılır yeniden
bozgunlara kaynarız
dünyayla dün olmak arasına
şehirlerden ülke sarı yalnız bir terlik gibi döner
lüksümüz hata dalından kopardığı
toplumsal bir seansta
bitkiyi kurutmakla meşgul
vitrinler avcumuza bakar falımız
misal insan ölür hem de doğmamak üzere
buna şaşılmaz herhangi bir kalede
unutmayalım süreler uzar, hep olur bu
imtina olur biri birini tanıyorsa sırtından
eskimez bir merhaba der
yeni tanrılarımız rafine içkin bakışlarla
leyleklerin yer değişmesi
yoksunluğu hatırlamaya yarayan ne varsa
üzdüm, ötesinden su içmeye alışarak
döktüm saçtım bütün boncuklarımı