Sadece kendine dillendiren bir anlatıcı
Alper Öz
Dört bölümden oluşan Lodos Devam, çeşitli dergi ve gazetelerdeki yazılarından tanıdığımız Kerim Akbaş’ın ilk kitabı.
harabe alanı’nda hayal kırıklıklarıyla harabeye dönüşen biri ön planda. Bu hayal kırıklıklarının, kırılan kişiyi güçlü kılarak harabenin ayakta kalmasını sağlayan da bir tarafı da var.
ünvan maçı’ndaki bazı şiirlerin adlarında bölüm adında olduğu gibi şairin boks geçmişinden izler var: “mesafelerin vurduğu kroşelere hiçbir antrenman dayanamaz” (s.27), “insan dediğin olsa olsa bir başkasıdır kendine, biraz mağlup” (s.24).
bildiriler asla eskimez’de başı dertte anlatıcının, kaçıyor, kaçarken öfkeli de. Bir yerden sonra olay yerine dönme kararı alıyor: “şimdi şehre dönmemiz gerekiyor değiştirmek için çamurun kaderini” (s.48).
Son bölümde, barut artığı’nda hesabını ertelemesine tanık oluyoruz: “şöyle söyleyeyim: elvedayla biten mektuba başlık // olmamalı // merhaba.” (s.62), “savaşırım. Ve dağınık. üzgün, diyorlar // dağda aradığını bulamadığı için // iyi hatıralara dönüşemem. // bilirim.” (s.64)
Şiirlerin zaman dilimi olarak doksanlar öne çıkıyor; kitabın geneline yayılmış şekilde ve yer yer doğrudan doksanlar vurgusu var. Henüz sosyal medyanın “beğen”, “favla”, “paylaş” jargonunu edinmemiş ve hatta duymamış bir şiir. Sokaklarda oynayan çocukların dilinden konuşuyor.
Mekan olarak Ankara baskın. Mekanın yaratıma etkisine dair örnek teşkil edecek şiirler okuyoruz. Ankara bir imge olarak değil, bir somutluk olarak var kitapta: “ankara ki fazlasıyla yalnız, bir caddeden; deniz aranır” (s.25), “bu ankara’yı nasıl gitsem, nasıl dönüyorum çarpıntısı” (s.43).
Kitaptaki anlatıcı, kafasında geçmişinden biriktirdiği çokça düşünceyle sokaklarda yürüyüşe çıkan ancak yürürken gördüklerini de kaçırmayıp belleğine alan, ama hep kendine konuşan biri. Bazen öfkeleniyor, sesli ve gürültülü düşünüyor. Bu öfkenin bir moment yaratacak kuvveti yok, öfkesini de kendi içinde yaşayıp sönümlendiriyor.
Kitabı okurken yapmak istediğini gerçekleştiremeyip bir hayal kırıklığı yaşamış, içine atmış ve intikamını bile sadece kendine dillendiren bir anlatıcıyla karşı karşıya kaldım.
