rögar kapaklarına Yusuuf diye bağırmak

Mert Can Aksoy

Natama Dergi
1 min readMay 30, 2020

۱

Yusuuf senin hiç öyle kuyudur derinliktir güzelliktir

Yani örtülecek bir baldırın yok

Baban ölmüş, iyi, hiç yoktan artık

Biliyorsun ölüevinde işler nasıl yürür

Kayaları ve kambur bir adamın sırtında taşıdığı gök-aynayı

Rahminde evin kalkıklığını sen gezdirdin

Ne demeli buna

Bir bar tezgahı yahut sebil

۲

Gecenin rabbine sığınırım ey

Ey yüzünün toprağı soğuk tutan gölgesi

Ey göğsüme görkemli bir aslan tembelliğiyle

Uzanmış koltukaltlarımı tırmalıyan kancık seni

Yanaklarında soluklansın er çiçeklerim

Bütün sonuçlar açıklanıyor

Ben öyle pek meğesimez, bir mezar taşını gösterir gibi

Buyur ediyorum bir çift -yaklaşık- yetmişer kilo eti

Yatakta Yusuf ceketini atsa gebe bırakır bir adam

Önce birbirlerini anlamaya çalışan ter kokuları

Sonra kapıyı tırmalıyan heybet

Yutkundurdu kızlıkla bakan yanlarımı

۳

Duaya açtığım ellerimi

geri bir tokat gibi çarpıyorum yüzüme

Geniş yapraklar arasında geniş kavramlar

Gel ey onunla bunun arasındaki fark

Yık bendeki bu her şeyin kutsallığını

Kan bulaşmış gövdesiyle bir sansarın kuyruğunu

Ay’a takılı sonsuz uzayan geceye

Yapışık gören bakış

Elimdeki baltaya tapıyorum.

--

--

Natama Dergi
Natama Dergi

Written by Natama Dergi

Üç aylık şiir ve eleştiri dergisi

No responses yet