İki Göz Sıvı: Kendisi Hakkında Bir Şiir
İnanç Avadit
İki Göz Sıvı, ölümcül derecede oyuncul bir biçimde, üzerine iki damla gözyaşı düşmüş bir tipografinin ardından, içindekiler bölümünü “içinde kiler” biçiminde yazarak okuyucuyla en başından bir anlaşma imzalıyor: Şimdi bir oyun oynayacağız…
Kitabın ilk “şiiri” de bir görsel ve yine bir oyun barındırıyor. Kıb İle şiiri yaşanmış bir anın şiiri. Bir otel odasında kıblenin yönünü gösteren bir ok ile kurulan iletişim İki Göz Sıvı’nın ilk şiiri olarak seçilmiş ki bu da yine anlaşmanın geçerliliğini koruyacağını gösteriyor. Gösterdiği bir başka şey ise tüm kitabın şairin, Buğra Giritlioğlu’nun hayatıyla tamamen iç içe geçtiğinin bir ön işareti. Bu ön işareti kitabın ithafında da görebiliyoruz.
O halde şu anda elimizde hem oyuncul hem de şairin hayatıyla iç içe geçmiş bir kitap bulunuyor.
Kitabın ikinci şiiri “horlamak varken hortlamak”ta, ((bunu da ‘paylaştım’ ya, daha bi itirafsal deneysel dizesi de iç içe geçmişliğin peşimizi bırakmayacağının bir kanıtı. Giritlioğlu okurla sürekli olarak konuşarak kendini sürekli hatırlatıyor ve ne yapmak istediğini açıkça ortaya koyuyor. Bunun bir deneme olduğunu düşündüğümüzde metaşiirin olanaklarının şiire yeni kapılar aralayacağı muhakkak. Ancak bundan hoşlanmayan okur için Giritlioğlu’nun aldığı risk bir miktar fazla. Çünkü Giritlioğlu şiirinin kapısında duran bir şair ve okurun o kapıdan içeri girmesine izin vermiyor. Kendi sesini durmadan hatırlatması ile sanki yalnızca pencereden içeriye bakmasına izin veriyor. Zaman zaman da şiirinin teğel yerlerini açık ederek onu okuyucunun ellerine tamamen bırakıyor. Kitap boyunca bu gergin oyun devam ediyor.
“yazı tipi yaradanlara kaside şiiri” de aynı dizede kelimelerin yerini değiştirip word programındaki tüm yazı fontlarını kullanarak deneyi devam ettiriyor. Ancak şiirin ithafı “şiir ufkumu a(l)ç(alt)anlara”da uygulanmış tezatlık “bunun bir tepki şiiri mi olduğu” sorusunu açıkta bırakıyor.
İki Göz Sıvı’nın 49. sayfasında ise bir vegan propagandası ile karşılaşıyoruz. Hem otobiyografik hem de deneysel bir şiirler toplamında tipografiler, politik ilanlar, çizimler ve fotoğraflarla desteklenmenin ötesinde tüm bunların ana yapı elemanları olarak kullanıldığı İki Göz Sıvı, kitap boyunca bu eklektizmi bir an bile bırakmıyor. İkinci Yeni şiirlerine yapılan birkaç atıfla birlikte düşünüldüğünde şiirin tüm olanaklarının kullanıldığı, bu açıdan da yine okuru ikiye bölecek bir kitap bütünlüğüne sahip. Deneysel şiirlerden, oyuncul edebiyattan hoşlanan okurun aradığını bulacağı, bundan hoşlanmayan okurun ise yukarıda da sözünü ettiğim gibi, şairin yabancılaştırma efektinden uzaklaşamayacağı, okuduğuyla özdeşleşme kurmakta zorlanacağı bir kitap İki Göz Sıvı.