Hüseyin Cöntürk

Sabit Kemal Bayıldıran

Natama Dergi
2 min readMar 15, 2020

Zamanın ünlü dergilerinin ön sayfalarında şiir yayımlatan şairler için “Senden şair olmaz, yazdıklarından hiçbirinin şiirle ilgisi yok!” gibi notlar yazardı. Onun bu tutumunun, yaklaşımının aydınlanma yaşamamış bir toplumda büyük tepki almaması mümkün değildir.

Cöntürk, edebiyatımızda kalıcı bir etki bırakmamıştır. Okuduğum bunca yazıda, onun yazılarına gönderme yapıldığına, yargılarının tanık gösterildiğine rastlamadım. Hatta şairlerin denemelerinden alıntılara rastlarsınız da Cönktürk’ten alıntıya rastlayamazsınız.

Cöntürk, ABD’de doğan, Büyük Britanya’da ilgi gören Yeni Eleştiri’nin (New Criticism) ülkemize taşıyıcısıdır. Onun için şiir, bir estetik nesnedir. Şairin hayatıyla, sınıfıyla, kültürüyle, aidiyetiyle, yaşadığı toplumla vs. bir ilgisi yoktur! Şiir’i değerlendiriken sözcüklerin imtizacına, dizilişine, aralarındaki örgüye bakmak gerekir ve eleştirmen bunu açığa çıkarır.

Bizim şiirimiz ise özellikle Tanzimat’tan bu yana toplumsal olayların şu ya da bu oranda yansıması olarak ortaya çıkmıştır. Bu bakımdan Cöntürk’ün eleştiri anlayışının dışında durur.

12 Eylül sonrası, sosyalist sistemin çöküşünün ardından üretilen ‘saf şiir’le birlikte Cöntürk’ün gündeme gelmesi beklenirdi. Ama maalesef yeni yetişen şairlerin ondan haberdar olduklarını sanmıyorum. YKY kitaplarını yayımladı ama yıllardır yeni baskı yapılmadı. Bu da okunmadığını gösteriyor.

Cöntürk’ün eleştiri anlayışında -bence yanlış bir değerlendirme- Kapıkulu şiiri gibi ‘durağan’ bir şiir baş tacıdır. Nitekim kendisi ve yönettiği dergilerde teşvik ettiği eleştirmenler gazelleri yeni bir bakışla -Yeni Eleştiri bakış ve tekniğiyle- çözümlemeye çalıştılar. Kendisinin de Divan Şiiri Üstüne Denemeler’i bu yaklaşımın sonucudur. Bu metin çözümlemelerde “şairin hayatı, şiire dahil” değildir. Hatta yaşadığı toplum, geldiği sınıf, etnik kimliği şiirin dışındadır!

Bildiğim kadarıyla neden küstüğüne ilişkin bir açıklama yapmamıştır. Yönettiği Yordam’da ilk çözümleme yazımı yayımlamıştır. Cöntürk de çıkardığı dergilerle, yayımladığı kitaplarla edebiyatımızı farklı bakış açılarıyla yeniden okuyacak eleştirmenler yetiştirmenin çabasına girişti. Çok parlak gençler de yakaladığı halde, bunların bir bölümünü (Gün Zileli gibi) siyasal kavgaya, bir bölümünü (Tuncer Gönen gibi) geçim alanına kaptırdı. Eleştiri alanı önemli bir donanım gerektirdiğinden, okullarda ‘tek tip’, tek bakış açısıyla yetiştirilen kişilerden kritik yapacak insanın zor yetişmesinden olsa gerek çabasının meyvesini alamadı, diyebiliriz.

Yordam’da şairleri değerlendirirken kullandığı dil, şaire yaklaşımı, açık sözlüğü birçok şairin ona düşman olmasına neden oldu. Düşünün, o zamanın ünlü dergilerinin ön sayfalarında şiir yayımlatan şairler için “Senden şair olmaz, yazdıklarından hiçbirinin şiirle ilgisi yok!” gibi notlar yazardı. Onun bu tutumunun, yaklaşımının aydınlanma yaşamamış bir toplumda büyük tepki almaması mümkün değildir.

Haydar gibi, Şeref gibi, Bâki gibi herkese mavi boncuk dağıtaydı, el üsünde tutulurdu. Kitaplığımdan uzakta olduğum için Yordam’dan örnek veremiyorum. Ama ‘şiir yazma, sende bir yetenek yok’ mealinde yazdıklarından hiçbiri bugün okunmuyor. Bu bile ona saygı duymamızı gerektirir.

Onuncu köye sığınmadı, şiirimiz kaybetti!

--

--

Natama Dergi
Natama Dergi

Written by Natama Dergi

Üç aylık şiir ve eleştiri dergisi

No responses yet