Dündar Hızal

Natama Dergi
1 min readMar 24, 2022

--

İzmir Marşı

izmir’de doğdu.
Altı yaşında piyano dersleri almaya başladı.
Eğitimine fransa’da devam etti.
Başı ağrımadı,
si majöre yanlış basmak diye bir derdi vardı.
Böyle başlıyor bazı hayatlar,
bazı hayatlarsa bir türlü başlamıyor.
Herkes kadar başkalarının kıyısında duruyorduk o sırada,
bitmemiş aşklardan yorgunduk,
toplandığımız kaldırımın da bir yere gittiği yoktu.

Açık açık dönsün dil o zaman,
tanışmamıza israil vesile oldu.
Yahudileri neden sevdiğimi biliyorsun musa,
o asa denizi yarmasa, biz karşılaşmayacaktık aslında.
- almanlar avrupa olmasa, israil siyonist olmasa-
Yahudi olabilirdim oracıkta, o kaldırımda

-Sarabilir miyim senden?
Tütünlü sohbetin başlangıcı,
başlangıçların tiryakisiyim.

-Sar! buyur yan ucundan. Tütünüm toplanmış Adıyaman’dan
Seni hangi yangından kurtardıysa anan,

Beni orada bırakmışlar,
Duvarında ekmek pişirdikleri çukur,
o derin ateş ocağına, de ki tandır,
ben küçükken düşmüşüm.
-Ben büyükken de ateşe düşmüşüm-
Ben düştüğüm ateşten büyümüşüm.
Oğul eti, gelin eti, baba eti yakılan
fırınlardan dolayı yahudiyim.
alman yapımı fırınlar çok çok iyi.
Et pişirmenin etiği yok,
bilsen şiş kebap nasıl lezzetli.

Bişey demeliyim ama ağzım dut,
-türkiye türklerin olmasa, dünya denen amerika olmasa-
Yanisi sar sigaranı mevzu çok,
üst üste
alt alta
göt göte
iç içe mevzu çok
kahveli konuşmak lazım, sakin
lakin en az üç saat gider,
“konuşmanın imkânsızlığı” teoride güzel.
türkiye isimli bu kaldırımda, ayakta
Hadi yak da duman olsun ortalık.
Çek gülüm derin,
Sana daha asit kuyularından bahsedeceğim.

--

--