cerahat meselesi

Zeliha B. Cenkci

Natama Dergi
2 min readMay 30, 2020

Mart İkiBinYirmi

Kurtuluş Son Durak-İki

Sürmekte Şiir

Anons: Cennetimizin Nüfusu Taşmakta

Konut fazlalığı rahatsızlığı

Çağımızın neşesini esir almakta

Kendine açılan bahçeleriyle bu köşkler

Onların mavi demirleri

Anlam devşiriyor eski kelimelerden sözlükteki

Nemlendiriyor derisini

Siz, ölü, sterillerin

Sesinden, ta içinden şehrin

Beyazmaskesi bakterili, soysuz bir huri sesleniyor

Ey mühürsüz peygamberim dediği bileklerinden

Onun

Hilekâr ve ıslak ve ANCAK gezegenler pırıldıyor

Rabbine savaş açtıkça yıldızsız geceleyin

Soruyor durmadan durmadan Soruyor

O meşhur deliliğin, nerede delilleri?

İlahi

Kim Kurtuluş’a erdirirdi o ve onun gibi olanları?

Nasıl Kurtuluş’a erdirirdik biz ve bizim gibi olanları?

Nasıl tekerlekli seferler düzenlerdik yazları, doğrucana,

O beyaz portakal tarlalarına?

Bir çelme darbesinde incinir mi sahiden belimiz?

Raks edemez miydik ateşadalardan incebelli ranzalara,

Birbirinden şık niş dekorlardan yatakhane sabahlarına

Bir kayayı düşünelim hadi, hani, devrilemez miydik?

Bizi kimse mi ittirmemişti kaydıraktan aşağı?

Hiç mi kanamadı alnımız bir salıncaktan daha kırmızı?

Parklar ve çiçekler yordu bizi, ah o, o boyları devrilesi…

Reklam: Kıyamet Öncesi Günler A.Ş. Üretim Zinciri

Çantamda ne var?

Kayısı, nar, portakal,

Domates, soğan, pancar

Suların karışımında şifa bulmak derdi

Mışıltılı bir gecenin içinde şuursuzca,

Bir yok oluşa sebep olmanın verdiği

O ince zevki hangi omuz daha çok taşır?

Bu saatlerde metro var mıdır?

İşgal neşemizi gören duyan var mıdır?

Masada çürük nergis, şifasız zencefil,

Tatsız fakat saygın antipati

Şansı tükendi zambak peygamberlerin,

Bir zaman bütün Süleymanların tükendiği gibi.

Benimle Alakalı Binlerce Gerçekten Yalnızca Biri: Çatlıyordu Ar Damarım,

Hırçın bir serseri bir yalancı şahit bir nemrut gibi

Pahalı halılardan Cihangir’de bir balkona, az daha, eğiliyordum…

Emindim kendimden!

Kalkıyordu neyi gizlediği bilinmez perde gözlerimin önünden!

Korkmuştum bu erken kıyametten!

Hiç bitmeyen o dere gürültüsünü yerinden eden,

İnşaat, ambulans ve kavga seslerinden!

İlkel topluluklarda gece ayini garip kesişim kümesi

ah zaman dar

kaçasın gelir, korkasın gelir…hiç zaman kaybetme vur onları diyenler var

biz onurlu yaratıklardık

ahengi el vererek yarattık

sıkardık kahverengiden kızıla bir kan portakalını arsız

midemiz bir kubbe gibi yassı yarış hayvanları umarsız

sabırsız delikanlının satırsız sırtında kararsız

miraç biziz biz miraç uçtuk gökyüzüne apansız

yeri yer doğurdukça inimize gerisin geri kaçtık

,aslanın ağzı açık ve gülseminler

.efkarlı bakakaldı ardımızdan

…bir kova su bile dökmediler

sürdüm gözlerini gözlerime

söyleminden aktı gözlemim

adeta cennetten bir pırıltı sözlerin

uçurumdan kayalıklara bir saniye bile düşünmeden atlayan kimdin?

bir rüya mıydın in miydi cin miydi sebebin?

ölü evi hapları, unutulan takma dişler, sakinleştiriciler, merhaba! dedin

evlat edindik dünyanın bütün havuztopu çocuklarını, merhaba! dedin

birine Mazi birine Hayat demedin o mutant suretli çocukların

allah razı olsun onlara sebep olandan dedin ama kimbu sendin

:Nasıl da Heyecanlıyım Daha Yeni Başlıyoruz Hayata

Bulutsu gelecek devamı peygamber develerinin

II.

--

--

Natama Dergi
Natama Dergi

Written by Natama Dergi

Üç aylık şiir ve eleştiri dergisi

No responses yet