Bir şiir üzerine dağınık notlar

Davut Yücel

Natama Dergi
3 min readSep 1, 2018
Sevinç Çalhanoğlu, evde bir gezinti (periferik), Nod 2016

Resmi Türk şiir tarihi, bireysel çabaların dışlandığı, kalabalık olabilmiş yani akım ya da topluluğa dönüşebilmiş grupların tarihidir diyebiliriz. Başka bir deyişle gür sesli ve hacimli şair topluluklarının şiiridir bizim şiirimiz. Çabaları bireysel boyutta seyreden (öyle tercih eden) şairlerin, poetik yolculuklarının ve etkileşimlerinin de bireysel sınırları pek aşamadığını söyleyebiliriz. Yani genç şairler bu şekilde birey olarak kalmayı tercih edenlerden etkilense bile tarihsel okumamızı biz, bir tür alışkanlık olarak akımlar ve topluluklar üzerinden yaparız. Türk şiirine yön verenleri düşündüğümüzde akla ilk gelen topluluklardır.

Bahsettiğim durum, aynı zamanda, “resmi” olan bu tarih okumasını nasıl içimize sindirdiğimizin de bir özeleştirisi elbette. Eğer kalabalık değilseniz ve sesiniz pek gür çıkmıyorsa etki alanınızın da o oranda dar olduğunu söylemek mümkün. Bu bağlamda gür sesli olmayı “erkek”likle eşleştirirsek, hepimizin erkek olmaya ya da kalmaya çalışan şairler olduğumuzu itiraf etmemiz gerekir (mi?).

Özellikle güncel şiir tarihimize ilişkin diğer bir okumaysa, bu yazı için de söz konusu olduğu üzere, bireysel etkinlik alanı oluşturmuş bazı şairlerin “deneyci” olduğunun öne sürülmesi. Bu ifade o şairlerin, Türk şiirinin ana damarına yani o gür sesli topluluğa ait olmadıklarını, dışarıda bir yerde olduklarını kastediyor. Hadım edilmiş, erkeklikleri alınmış ve bu nedenle de dışlanan bir grup şair gibi… Bu bakış açısı gizliden gizliye, şiirin imkanlarını ve yeni yollarını tartışmaktan uzak bir düşünceyi baskılıyor. Çünkü ritüellere ve uygun yazan vasat şairlerin, deneyci şairler kadar vurgulanmadığı ya da ayrıştırılmadığını söyleyebiliriz.

Türk şiirini yazma çabasındaki şair ile resmi Türk şiir tarihinde kendine yer açan gür sesli topluluklar şairi arasında bir fark olduğunu söylemek gerek. Bu nedenle, bakmayı seven ve imkanları denemekten geri durmayan şairin durduğu yeri ancak kendinin belirleyebileceğini söyleyebiliriz.

Sevinç Çalhanoğlu minör bir şair. “Evde bir gezinti (periferik)” 2016 yılında Nod tarafından, “Et/ve/Fal” ise 2017 yılında Heterotopya Yayınları tarafından yayımlandı. “Minör şair” tamlamasını bir olumsuzlama olarak değil, “majör şair sayılmaya gönüllü olmadığını açıkça ortaya koyan” anlamında kullanıyorum. Şiirinin konumlandırmasını tam olarak olmasını istediği yere yapmış bir şair. İki kitap da kendi içinde belirgin bir konu etrafında dönen konuşmalardan, notlardan, şiirlerden oluşuyor ve ikisinin de kendine has (boşluk, imleç ve fotoğraf kullanımı; sayfa yerleşimi ya da yayınevinden kaynaklı bazı fiziksel özellikler gibi) şiire eşlikçi yan performansları var. Kitapların çerçevelerini belirleyen konular da tabii ki başka alt konulardan besleniyor. Örneğin ilk kitabı üzerine ev halleri, evdeki anne–kadın konumlandırması bağlamında şairin ilk kitabıyla ilgili belki feminizm diyebileceğimiz, belki de kadın halleri diyebileceğimiz; gündelik yaşam pratikleri üzerine okumalar yapabiliriz. Minör bir şair olması ve özellikle gür konuşmaması, kendisini resmi Türk şiir tarihinin sınırlı bir alanına itmekle birlikte aslında orada görmemiz gereken koca bir boşluk açıyor.

Et/ve/Fal, Heterotopya Yayınları 2017, 64 syf.

Aynı bağlam üzerinden şairin ikinci kitabı “Et/ve/Fal”a da geçiş yapabiliriz. Çalhanoğlu’nun resmi Türk şiirine karşı kendini konumlandırdığını düşündüğüm dağınık ve pasif direnişi hatırlatıyor bana. Minör hareketlilik burada da devam ediyor.

--

--

Natama Dergi
Natama Dergi

Written by Natama Dergi

Üç aylık şiir ve eleştiri dergisi

No responses yet