Batuhan Çağlayan

Natama Dergi
2 min readNov 22, 2023

--

Kızıl şenlik

“Her dinleyişte yeniden –
ve her inleyişte gün
yeniden; başlar – biter.”

Gece; yüzlercesi birden havalanan cam parçacıklarının arasında gömüldüğü
eski bir tanımlama – ama! Ama her okunan duada üzerinde yürüyebildiğimiz
kavramlardan biri; hem dünyevi hem kutsal – hem yepyeni hem epeski – hem
komedi hem tragedya, ve su kanallarının içine yapılmış bir işleme, yalnızca
dinlememiz gereken mırıldanma.

Tekrar büyüler çıkar ortaya: Kızıl şenlik! Ardından transparan davetiye –
ölmek, yansımalarla birlikte içinden gelen desin yankılanmasıyla. Kızıl
şenlik! Besteler ortaya çıksın; danslar geçmişin kişilerinin adımlamalarıyla
başlasın. Her eğitim kulakta sağırlığı arzu ettirsin: Müzik başlamadı, müzik
devam etmedi, müzik bitmedi – görüntülerin çağrışımı duyulabilen tek şey
ve memnuniyet kendini ifade ederken bulunduğu şiirde tezata düşsün. Ve
meclis: Güzel şapkalar, güzel kadınlar, güzel servetler – gizli arzu / tam da
bilincin içinde / her dinleyişte yeniden / ve her inleyişte gün / yeniden;
başlar – biter. Gizli arzu, dudak açıldığında ağırlaşmaya başlar dedi, tıpkı
önceki şiirine kadar ki zamanda olduğu gibi; çünkü kızıl şenlik! Ve ölmek,
güzel bir serüven – kim tatmak ister?

– İsteyene aldırış etmeyin, kendisi daha doğmamıştır.

Konuşmalar içten içe genişler ve bir masada dile getirilir. Bu da böyle bir
meclis işte! “İstenmeyen kaos ortaya çıkmaz.” Ve her birey aydınlanmada,
her birey yaşamın ardında – neden her bireyin bedeni benim elimde değil?
Diyaloglar kafe içerisine doğru akış göstermez: Mekan var olmaz, süblimleşir
– mutlak olanın odasına iner ve sizlere hiç gözükmez – bizlere hiç gözükmez
aksine yörüngemizdedir, diğer kaybolan kavramlar gibi. Mutlaka dinleyin,
mutlaka dinleyin beni:

– Asla dinlemeyin ki dileyemezsiniz; görüntü size aktarır ve asla bunları
duyamazsınız.

Gündüz; uykuların en sağlamı ve rüyaların başlangıcı – ötesi dışında
kalmış kabusların gerçek yaşamı. Ve bir okur anlayışları: Soğumayan ateşin
adımlarımıza yapıştığı vakitlerden birkaç arkadaş kurtarır – birkaç yansımam
kurtarır ki onlar da kristalize olmuştur kaybolan (var olmamış) ruhlarının
içerisinde ve onların adlandırmaları, işte, bir tırtıl – bir kırkayak – bir
sülük – bir peygamber devesi, hepsi boğazımızdan çıkagelir yutkunmadan algımız
yardım eder hepsi. Fabl gerçek; devamlı göz bebeklerimizi sağa sola kaydırır
ve dengesizleştirir bizi derinine inmeden görüşün – fark ettirmeden ölmesini.

“Kaybolan adlandırmalar;
kırılmaların içinden
gelen bir çığlıktır – karabasan.”

– Arada büyük boşluk var söylemin ki nereye kayboldu demeden
görüntü-ses bir ataraksiya halinden farksızdır; boşluğun kendisidir.

Sihir, Od! Tanıklık ettiğiniz kulakların biriktirdiği bir emir – ya da bir
davet? Kabul etmeyin, kabul etmeyin çünkü: Sihir, Od! Kabuslar, büyüler,
gece-gündüz, kızıl şenlik? Anlamsız – yazılma eylemi nasıl devam ettiriliyor?
Mutlaka dinleyin, mutlaka görün; hepsini birden – yönergeleri ve ifadeyi
algılamadan.

--

--

Natama Dergi
Natama Dergi

Written by Natama Dergi

Üç aylık şiir ve eleştiri dergisi

No responses yet